Gezegene baktığımızda irili ufaklı 215 ülke görürüz. Çok küçük devletleri listeden silersek 192 rakamı ortaya çıkar.
Dünyada 8 milyar insan yaşıyor. 85 milyonluk nüfusu ile Türkiye toplam nüfusun yüzde 1’ini teşkil ediyor.
Kabaca, gezegendeki 100 kişiden 1’i Anadolu’da ikamet ediyor. Ancak, yüzde 1’lik kitlenin toplam üretime katkısı % 1 olmayıp % 0,2 oranındadır. Yani olmamız gereken seviyenin 5 kat altındayız.
Bizimle yaklaşık aynı nüfusa sahip Almanya, Fransa, İspanya, İtalya gibi ülkeler son 50 yıl zarfında bizi 4-10 kat ezip geçtiler.
Türkiye “orta gelir tuzağı” olarak ifade edilen 7-12 bin dolarlık kişi başı gelir çukuruna savruldu. Buradan çıkamıyor.
1700’lü yıllardan itibaren bilim, teknoloji, üretim, tarım, hayvancılık, fabrikalaşma, sanayileşme, patent, araştırma, buluş, akademik yayın, üretim kavramlarından uzaklaştık. Lümpen, paçoz, vasat, miskin, tembel, uyuşuk, hedonist, keyifçi yaşam modlarını benimsedik.
1923-38 arasında ülkenin başında olan Atatürk bu çizgiyi kırmak için yüzlerce proje, plan, program, öneri, tasarı ortaya koydu. Ancak 200 yıldır uykuda olan toplum uyanışa katılmadı.
1945 yılından sonra ABD, İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya gibi ülkelerin telkinlerini, senaryolarını, filmlerini, entrikalarını, dalaverelerini severek kabul ettik. ABD ile iyi geçinenleri başımıza yönetici yaptık.
Menderes, Demirel, Özal, Çiller, Yılmaz, Türkeş, Erbakan, Ulusu, Evren, Ecevit, İnönü, Bahçeli ve malum kişi gibi seçilmişler; haydut ABD’nin zincirlerinden kurtulamadılar.
Öte yandan, eğitimi yetersiz, öğrenemeyen, okumayan, TV ve sosyal medya bağımlısı geniş kitleler kötü gidişin ortadan kalkması için bir çaba da göstermiyorlar.
Sonuç: Bu fakirliği siz istediniz. Daha da yoksul hale geleceksiniz. Hedef Afganistanlaşma…
Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)