Bu Sefaleti Siz İstediniz – 3

1974-79 yılları arasında uzak bir dağ köyünde, 50 öğrenciyle beraber ilkokulu okudum. Köyümüzde hiçbir sosyal etkinlik/faaliyet söz konusu değildi.

Minik okulun kütüphanesinde okunabilir nitelikte 100 kitap bile söz konusu değildi (yoktu).

Henüz elektrik enerjisi bize daha ulaşmamıştı. Çalışma masam filan yoktu. Ödevleri, okumaları yerdeki kilimin üzerine yatarak çıra, gaz lambası ya da lüks lambasının ışığı altına yapardım.

İlkokul 5. sınıfa giderken köye elektrik geldi. Ama ‘atalarım’ çok tutumlu olduğu için akşamları çok az elektrik harcansın diye erkenden uykuya geçerlerdi. O yüce insanlar bu ülkenin temel taşlarıdır. Bu düşünce yapısının doğruluğunu 40’lı yaşlardan sonra idrak edebildim.

1979-82 yılları arasında Türkiye’nin en küçük ilçesi Kıbrıscık’ta ortaokulu okudum. Bu okulda da faydalı nitelikte 100 kadar kitap içeren bir kütüphane yoktu.

Öğretmenlerin bazıları sağcı, bazıları solcu, bazıları ise tarafsız idi. Teneffüs aralarında okulun lise kısmında okuyan, ne idüğü belirsiz, hoyrat, kaba, zorba, çetevari yapılı 5-10 son sınıf öğrencisi 50-60 kişilik sınıfa aniden dalıp bize sağcı ya da solcu sloganlar ezberletirlerdi. Çok rezil, çok karanlık, çok hödük yıllar olarak belleğimde yer aldı bunlar.

Aşırı sağcı öğrenciler haydut devlet ABD’yi asla eleştirmezler ve bize “9 ışık, vatan, millet, devlet, ırk” lafları ederlerdi.

Aşırı solcu öğrenciler ise haydut devlet SSCB’yi (Rusya) asla eleştirmezler ve bize “hak, hukuk, bağımsızlık, özgürlük, adalet, demokrasi, evrim, devrim, Mahir, Deniz, Ulaş” lafları ederlerdi.

O zamanlar sağ ve sol kavramlarının ne olduğunu bile bilmiyordum. Yapay, yüzeysel, kutuplaştırıcı, gerginliği artırıcı eylemleri, boykotları, hırlaşmaları hala nefretle anıyorum.

1982-85 yılları arasında Bolu Endüstri Meslek Lisesinde okudum. O zaman bizi okutan öğretmenlerin yüzde 90’ı ne yazık ki vatan, millet, üretim, bilim, felsefe, araştırma, okuma ile ilgili değillerdi. Derslerde, atölyede sigara içen, uykulu gözlerle derse gelen, akşamları 6-8 saat kahvehanede oyun oynayan tipleri hala çok berrak anımsıyorum…

***

1789 yılında Fransa’da ihtilal olur ve demokrasiye (demos kratos, halk egemenliği) sistemine geçildi. Ülkenin dörtbir yanında seçilen milletvekilleri meclise geldiler. Üstü başı dökük, cılız, yoksul, ezik, sessiz, gariban tipler tesadüfen meclisin sol tarafındaki sandalyelere oturdular. Kodaman, iri cüsseli, zengin giyimli, abullabut tipler ise sağ taraftaki sandalyelere oturdular.

İşte sağ ve sol kavramları böyle doğdu. Evrensel ölçülere göre sağcılar ağırlıklı olarak burjuvazinin, mütegallibenin, ağaların, beylerin, şeyhlerin, şıhların, yapsatçıların, kapitalistlerin, tröstlerin haklarını savunurlar. Solcular ise emekçinin, işçinin, aydının, yazarın, sanatçının, öğrencinin, öğretmenin, hukukçunun, hekimlerin, sendikaların, kooperatiflerin, derneklerin, STK’ların haklarına daha çok sahip çıkarlar.

Eğitimi, bilimi, kültürü, sanatı, felsefeyi, estetiği, kadın haklarını, üniversiteyi önemsemeyen, Doğu tipi toplumlarda evrensel “sağ sol” kavramları çarpıtılmış, anlamı kaydırılmış, özünden saptırılmıştır. Bu tür ülkelerde kimin sağcı, kimin solcu olduğu bile net olarak belli değildir.

Geri, bilimin dışındaki ülkeler kendilerini yönetecek birikime erişemedikleri için haydut devletler tarafından yönetilirler ve arada bir darbelere, ihtilallere maruz kalırlar.

Gelişememiş, gelişmeye de niyeti olmayan devletler hepsi haydut olan ABD, İngiltere, Fransa, İsveç, İsrail, Almanya gibi hırsız ülkelerin etkisinden kurtulamazlar.

CIA, MOSSAD, MI6; vatanın kıymetini idrak edemeyen kimi askerleri, kimi satılık aydınları, liboşları, çete tarikatları (örnek FETÖ, Kesnizani, Opus Dei) kullanarak halkı demokrasiyi içselleştirmemiş ülkelerde darbeler yaparak yapay sol ve yapay sağ yapılar oluştururlar.

Demokrasiyi, Cumhuriyeti, adaleti, eğitimi, bilimi, halkı, üretimi savunanların Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

Gerici, çağdışı, feodal çeteleri savunanlar sayesinde dünyanın en fakir ülkeleri olma yolunda ilerliyoruz. Biz uçuştayız diyenler 192 ülke arasında enflasyon rakamında ilk 10 ülke arasında olduğumuzu öğrenirlerse belki jetonları düşer.

Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir