Çaycuma Yakın Tarihi
Kurtuluş Savaşı’nda Kuvay-ı Milliye saflarında aktif olarak yer alan Çaycuma, uzun dönem Çaycuma Belediye Başkanlığı da yapan Tahir Efendi Başkanlığında kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile büyük yararlıklar gösterir.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da 21 yıl süreyle nahiye olarak kalan yörenin, kaza yapılması ilk kez, 30 Ocak 1935’te CHP’nin Zonguldak Vilayet Kongresi’nde gündeme gelir ve konunun kongreye götürülmesine karar verilir. Zonguldak İl Genel Meclisinde (Vilayet Umumi Meclisi) 19 Mart 1936’da, Çaycuma’da “kaza teşkilatı” kurulması kararı alınır. Ancak İçişleri Bakanlığı “ödenek yetersizliği” gerekçesiyle erteler. TBMM Genel Kurulu, 20 Temmuz 1944’teki oturumunda, Bartın’dan 21 köyü katıp, Karapınar’ı nahiye yaparak Çaycuma’yı kaza ilan eden yasayı çıkarır. 1 Eylül 1944’de resmen kaza olan Çaycuma’nın, o tarihte, 77 köyü ve 38604 nüfusu bulunmaktadır.
Devrek Tahrirat Kâtibi iken Çaycuma’ya atanan Nimet Altuğ, 7 Eylül 1944’de görevine başlar ve Kaymakam Hilmi Besim Tözyılmaz ilçeye gelip görevine başlayana kadar Kaymakam Vekilliği görevini de yürütür. Çaycuma Hükümet Konağı (Şimdiki öğretmenevi) 2 Nisan 1947 günü yapılan törenle hizmete açılır. Ardından Çaycuma’da gerçekleşen ilklerden bazıları şunlardır:
Çaycuma Dispanseri, Sağlık Müdürlüğü emrine verilen eski ilkokul binasında 20 Ocak 1945’te faaliyete başlar. Yine aynı yılın ilk haftasında, Sinop Memleket Eczanesi sahibi Eczacı Şükrü Sorgun Çaycuma’da eczane açar. 1947 yılında Çaycuma Spor kurulur.
Kurtuluş Savaşı yıllarının Çaycuma’daki bir önemli ismi de Cevat Rifat Bey’dir. Cevat Rifat Bey, yüzbaşı rütbesi ile Milli Mücadele yıllarında karargâhı Çaycuma’da bulunan Bartın ve Havalisi Komutanlığına getirilir. 1920’de Çaycuma’ya gelir. Hakkında yazılan bir biyografiye göre, burada 12 bin kişilik bir birlik kurar. Kurduğu birlikle, Zonguldak’ı işgal eden Fransızlarla zaman zaman çatışmalara girer ve onların Anadolu’nun içlerine ilerleme planlarını bozar. Müslüman Fransız askerlerini ikna ederek kendi tarafına geçirerek Fransızların gücünün azalmasını sağlar.
Cevat Rifat Bey askeri hizmetlerin yanı sıra bölgenin sosyoekonomik kalkınmasına da yardımcı olur. Çaycuma nahiye merkezi ve köylerindeki halkın gayret ve fedakârlıklarıyla yapılıp, Temmuz 1920’de hizmete açılan hastanenin yapımına ön ayak olduğu gibi, altı derslikli okulun yapımına kendi maaşından katkı sunar. 1947 yılına kadar ilkokul olarak hizmet veren bu ahşap yapı, halk tarafından onarılarak, 1950 yılında ortaokul olarak kullanılmaya başlar. İyice eskiyen ahşap bina, 1964 yılında yıkılır. 1966’da yerine yine halk tarafından yeni bina yapılıncaya kadar 300 kadar öğrencisi Barbaros İlkokulu binasında ikinci öğretim olarak öğrenim görür.
1950 yılı yılında Tekel Binası (Şimdiki Atatürk İş Hanının olduğu yerde) yapılır. Maliyeti 120.000 liradır.
16 Kasım 1950’de Çaycuma Şehir Kulübü kurulur.
4 Nisan 1957’de Zonguldak Valisi Celalettin Ünseli’nin de katıldığı törenle Çaycuma’ya ilk defa elektrik verilir. Dönemin Belediye Başkanı Nihat Kantarcı ve İlçe Kaymakamı Halit Tokullugil yeraltı elektrik kablolarını sırtlarında taşıyarak devrinin önemli hizmetinin gerçekleşmesini sağlar.
İlçenin gelişimi için önemli adımlardan biri de, 1964 yılında inşa edilen yeni Belediye binasıdır. Halen faaliyette olan bu yapı, Çaycuma’nın ilk betonarme binasıdır. Henüz Belediye Gelirleri Yasası’nın olmadığı dönemlerde kaynak yaratma modeliyle, altındaki dükkânların kirasının finansmana katkısı ile yapılmıştır. İlk zamanlar belediyeye kapasitesi fazla gelen binanın üst katı Tapu Dairesi ve bürolara tahsis edilir.
1965’te SEKA Kağıt Fabrikasının temelinin atılması sözcüğün tam anlamıyla bir dönüm noktasıdır. Fabrika Çaycuma’nın, dışarıdan göç almasına, dolayısıyla da nüfusunun artmasına, buna bağlı olarak da ilçenin büyümesine neden olur. Çaycuma’nın güneydoğusuna ve Filyos Çayı’nın karşı yakasına kurulan fabrikanın tümüyle merkezden kopmaması için önemli bir karar alınır. Bu karara göre sosyal tesisleri fabrika sahasına değil de, kent merkezinde at yarışlarıyla güreş müsabakalarının yapıldığı alana yapılır. Böylece fabrika kentin sosyal kültürel olarak şekillenmesine de katkı sunar. Aynı dönemde ihtiyaca cevap vermeyen, yeni Belediye binası yanındaki caddelerle, İstasyon ve SEKA caddeleri, dönemine göre “devrim” sayılabilecek bir uygulamayla duble yol genişliğine çıkarılır, granit parke ile kaplanır. Bu hizmetler, o dönemden günümüze kadar uzanan, Çaycuma’nın fiziki olarak şekillenmesine katkı sunan kalıcı kentsel gelişmelerdendir.
Çaycuma’da yakın yıllar boyunca en çok tartışılan konulardan başta geleni, hükümet konağının nereye yapılacağı hususu olmuştur. Şimdiki Öğretmenevi’nin olduğu yerin alt katı adliye, üstü hükümet binası olarak kullanılmaktadır. Son derece yetersiz olan bu binaların yıllarca nereye yapılacağı tartışılır ve dönem dönem plandaki yeri değiştirilir. Yer tartışmaları sürdükçe sorun daha da büyür. SEKA Kâğıt Fabrikası yapıldıktan sonra hızla büyüyen Çaycuma’ya yetmez hale gelir. Adliye, başka bir yapıya kiraya taşındığı halde sıkıntı giderilemez. Metin Yurtbay’ın ilk dönem Belediye Başkanlığı sırasında kronik sorun çözülerek halen hizmet vermeye devam eden hükümet konağının ve adliye binasının temeli 15.06.1988’de atılır. 18.09.1991’de de tamamlanarak hizmete açılır. Ancak günümüzde bu yapılar da hizmet için yetersiz durumdadır.