Çocuklarımıza Yazılım da Öğretmeliyiz

“Sınav en iyi öğretmendir” sözü gerçekten çok doğrudur. 1974 yılından beri 49 yıldır öğrenciyim. Her gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Okumadan, yazmadan geçirdiğim bir gün yok diyebilirim.

İlkokulu bir dağ köyünde okudum. Beş sınıf bir arada ders gördüğüm fakir zamanları çok berrak anımsıyorum. Kara lastik ayakkabım, yamalı pantolonum, elde örülmüş kazağım ve beyaz yakalı kara önlüğüm vardı. Önlüğün kumaşı sanırım çok kaliteli değildi. Ön kısmı didik didik olmuştu. Ortaya çıkan kıvrımlı tüyleri yolardım ama alttan yeniden tüyler çıkardı.

Orta okula giderken her gün 6 km yol yürüdüm. Bir kabanım, botum, kalın elbiselerim olmadığı için karlı yollarda titreye titreye derse yetişirdim. Sınıfın girişinde kalın saçtan üretilmiş kocaman bir soba vardı. Onunla biraz içim ısınırdı.

1979-82 yılları arasında sağ-sol kavgaları, askeri darbe süreci arasında ortaokulu bitirdim. Hiçbir dersi layıkıyla öğrenemedim. Zira dersler çoğunlukla boş geçiyordu ya da branş harici öğretmenler ders veriyordu. Din öğretmeninden İngilizce, tarih öğretmeninden beden eğitimi dersi aldım. Ayrıca bazı öğretmenler derste bize solcu, sağcı fikirleri iletmeye çalıştılar.

Babam elektrikçi olduğu için ben de meslek lisesine giderek elektrik bölümünde okudum. Üniversitede de 4 yıl elektrikle ilgili dersler okudum.

34 yıldır, 10 farklı okulda elektrik-elektronik-bilgisayar-kodlama içerikli dersleri öğretmeye çalışıyorum. İlgi alanımda olan üç branş her yıl ilerleme kaydediyor.

Matematik, tarih, coğrafya, İngilizce, din gibi derslerde onlarca yıl pek bir değişim olmuyor. İçeriği her yıl değişen elektronik ile hala meşgul olmaktayım. Son 20 yıldır akıllı olarak tabir edilen, kodlanabilen / programlanabilen sistemleri öğrenmeye, öğretmeye çalışmaktayım.

Türkiye’nin okullarında öğrenim gören 20 milyon civarı temel eğitim öğrencisinin tümünün mutlaka bir yazılım, kodlama dersi alması gerektiğini düşünüyorum. Zira bu ders tıpkı felsefe, mantık, satranç, matematik gibi düşünmeyi, tasarlamayı, üretmeyi öğretmektedir.

Matematik dersinde oran, olasılık, türev gibi onlarca konu öğretiliyor. Bu bilgileri kitlenin yüzde 99’u pratikte hiç kullanmıyor. Yazılım dillerinin öğretildiği dersler çevrimiçi (online) yapılabilir. Web sitesi üzerinden yayınlanabilir. İsteyen istediği vakit konuları çalışır. ÖSYM, yaptığı sınavlarda 5-10 yazılım sorusu sorar…

MEB bu hususa mutlaka el atmalıdır. Sadece meslek liselerinin elektrik, elektronik, bilgisayar alanlarında sınırlı biçimde kod yazmanın öğretilmesi bizi yükseltmeyecektir.

Son 30 yıldır yılda ortalama 25-30 kadar yazılımı kullanıyorum. Bunların hiçbirisi maalesef bizim uzmanlarımız tarafından üretilmiş değil. Çizim, sunum, tasarım, simülasyon, robotik yazılımlarını hep ABD, Almanya, Çin, İsrail, Kanada, İngiltere vb. gibi ülkeler piyasaya sürüyor.

Son söz: Çocuklarınıza yazılım dilleri öğretmenin yollarını arayıp bulunuz.

Asansör sektörü kimlerin elinde?

1980 yılından beri elektrik – elektronik ile ilgiliyim.

Bir ay kadar önce asansör sektörünün önemli oranda düzenbazların eline geçtiğini yazdım.

Bu sektörden hampalama yapan, çok yüksek paralar kazanan çetevari yüzlerce zat hakaretlere, iftiralara, tehditlere başladı. Sürekli olarak rahatsız ediyorlar.

Tekrar ifade edeyim: Ülkemizdeki asansörlerin yüzde 90’ı kalitesiz, tehlikeli, öldürücü, risklidir. Mecbur kalmadıkça bu cihazları kullanmayınız.

Asansör firmaları apartmanların asansörleri için bakım sözleşmeleri yapıyorlar. Hiçbir arıza olmasa da ikamet edenlerden her ay aidat alıyorlar.

Bugün sıradan bir firma 200-300 apartmanın asansöründen ayda 100-200 bin TL emeksiz aidat topluyor.

Asansörün bakımı için arada bir binaya geliyorlar. Basit bir parçayı değiştirseler bile yüksek faturalar öne sürüyorlar.

Ülkemiz maalesef mafyalaştı. Her sektör kirlendi.

Ben asansör uzmanıyım diyenlerin yüzde 90’ında elektrik diploması bile yoktur.

Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir