Adını bile yazamayan, inşaatçılık biliminden habersiz, eğitimsiz, lüks arabalarla dolaşan tiplerin yaptığı evleri aldığımız için hepimiz suçluyuz.
Sürekli olmasa da 1982 yılından beri inşaatlarda elektrik tesisatı işi yapıyorum. Bazı binalardaki beton kolon ve kirişlere kanal açıp boru döşemek çok kolay, bazılarında ise çok zordur.
Bir binanın depreme dayanıklılık seviyesini bir çekiç ve bir murç ile bile isteyen herkes belirleyebilir. Murç eğer betona kolayca giriyorsa oradan kaçın derim.
Cehalet, içi boş diplomalar bizi hep felakete itiyor. 200’den fazla üniversitemiz var. Bu kurumlarda 175 bin civarı akademisyen görev yapıyor. 1950 yılından bu yana otomasyon, robotik, yazılım, kodlama, modern tıbbi cihazlar, dev iş makineleri, tohumculuk, inşaat vb. alanlarında müthiş buluşlar ortaya kondu. Ancak 70 yıllık teknik buluş sürecinde akademik çevrelerimizin katkısı sıfır seviyesindedir.
Şu anda bilgisayarınızda kurulu olan 20-30 farklı yazılımın hiçbiri yerli değildir. İhraç ettiğimiz ürünlerin kilogram fiyatı 1,2 dolar düzeyini bir türlü aşamıyor. İleri ülkeler ise 4-5 dolar seviyesindeler.
32 yıl MEB bünyesinde çalıştım. Girdiği hiçbir sınavı kazanamadığı halde milli eğitim müdürü, şube müdürü, amir, bürokrat yapılmış tiplerin akıl dışı taleplerine, ideolojik baskılarına, hasetlik içeren hakaretlerine daha fazla tahammül edemediğim için emekli olarak özel bir kolejde çalışmaya başladım.
Özel sektöre ait okullarda ruhen ve bilimsel bakımdan yetersiz olan öğretmenler 1 gün bile görev yapamıyor.
MEB bünyesinde görev yaptığım uzun süre zarfında hiçbir vakit yeterlilik testinden (taramasından) geçirilmedim. Bu dev kurumda çalışan 1 milyondan fazla eğitimcinin de düzenli olarak ruhsal, bilimsel, pedagojik taramalardan geçirildiğine hiç şahit olmadım.
AB ülkelerinde öğretmenler her 4-5 yılda bir mesleki ve ruhsal sağlık testlerinden geçiriliyor. Yetersiz olanlar zorunlu kurslara tabi tutuluyor. Düzelmeyenler ise meslekten çıkarılıyor.
İdareci olarak görev yaptığım son 7 yılda ruhen ve bilimsel olarak yetersiz olan, görevini yapmayan kişileri üst makamlara ilettim. Ancak, sahte sarı sendikaların baskılarıyla, yetersiz olanlar sistemin dışına çıkarılmadı…
12 yıllık zorunlu temel eğitimin çok yetersiz olduğunu bize ÖSYM’nin yaptığı sınavlar açıkça gösteriyor. Matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilim derslerinde sorulan soruların sadece yüzde 5-10’u doğru cevaplanıyor. Bu faciaya dur diyen de henüz yok.
Depremlerde bizi binalar öldürüyor. Kalitesiz binaları onaylayan, onları gözünü ve aklını kapatıp satın alanlar olarak biz de çok suçluyuz.
Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)