Mağdur edebiyatı

Borsa aracılığı ile kısa sürede zengin olma hırsıyla / uyanıklığıyla hiçbir özelliği olmayan, sürekli zarar açıklayan şirketlerin pay senetlerini satın alanlar rüzgâr tersine dönünce “Mağduruz, soyulduk, Devlet bizim zararımızı tazmin etsin” diye ağlaşıyorlar.

Mağdur edebiyatı

Türkiye’nin menkul kıymetler borsasında Eylül 2022 itibariyle 480 şirketin ortaklık senetleri alınıp-satılıyor. Bir şirkete ortak olmak için belli bir para sınırı yoktur. 1 TL ile bile hisse senedi alınabilir. Şu günlerde 2,5 milyon kişinin yatırım (borsa) hesabı vardır. 20-22 milyon ailenin olduğu bir ülkede borsa yatırımcısı sayısı çok azdır. Her ailenin hisse senedi hesabının olduğu bir Türkiye kalkınmış demektir.

Borsaya kumar diyenler az bilgili (cahil ya da kötü niyetli) kişilerdir. Bunlar okumazlar, öğrenmezler. Ellerindeki paraları altına, dövize, faize, kripto çöplere, betona yatırırlar. Sonra da “Zamlar çok fazla, fiyatlar yükseliyor, ülke batıyor, yöneticiler başarısız” vb. diye söylenirler.

Bir kişi, kurumsallaşmış, şeffaf, üreten bir firmanın hisse senedini aldığı zaman o şirkete ortak olur. Şirket, ortaklarından topladığı paralarla borçlarını öder, yeni yatırımlar yapar, istihdamı artırır.

Dünya üzerinde 200-215 ülke var. Bunların 50 kadarı yüksek refah seviyesine erişmiş durumda. Geriye hala 150-160 ülke açlık, kıtlık, üretimsizlik, bilimden uzak ve sefil bir hayat sürüyor.

Geri, gelişmemiş ülkeler “yatırım, üretim, proje, patent, enerji, eğitim, AR-GE, buluş” kavramlarından uzaktır. Haliyle çağdışı ülkelerin halkları paralarını nereye yatıracaklarını bilemezler.

Bilgisi, görgüsü, vizyonu yetersiz olan milletler yöneticilerini de doğru seçemezler. Kötü liderler liyakat, yetenek, bilim, üretim kavramlarını düşünmez. Halkı nasıl kandırırım, nasıl kısa sürede güce erişirim, toplumu nasıl uykuda bırakırım diye hareket ederler.

Bu yazıda “güncel politik” bir analiz yoktur. Son bin yıllık perspektife göre değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Türk toplumu da 1700’lü yıllardan beri bilimden, teknolojiden, üretimden uzak yaşamaktadır. 8 milyar nüfuslu dünyada 85 milyonluk Türk halkı yüzde 1’lik kitleyi oluşturmaktadır. Dünya nüfusunun yüzde 1’ini oluşturmamıza rağmen toplam üretime katkımız yüzde 0,2 düzeyinde olup 5 kat azdır.

90’lı yıllarda aç gözlü insanlar vergi ödememek, yüksek kazanç elde etmek için kıyı (offshore) bankalara para yatırdılar. Bunlar batınca paraları Devlet ödedi. Halkın vergileri sahtekar uyanıklara aktarıldı.

Borsada, kripto pazarında, altında, dövizde kısa sürede zengin olma hayaliyle aç gözlü biçimde işlem yapanlar mağdur olarak nitelenemez. Bunların zararları halkın vergilerinden oluşan Hazineden karşılanamaz.

Sonuç, “Döviz, altın, beton, kripto çöp” alın diyenlere inanmayın. Tasarruflarınızın bir kısmını ya da tamamını 5-10-20 farklı şirketin hisse senedine yatırın. Hem siz hem ülke kazansın. Üretim artsın. İstihdam artsın.

Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir