İlkokulu köhne, yetersiz, teknolojiden uzak bir köy okulunda okudum.
Ortaokulda 12 Eylül 1980 döneminin kaos ortamı sebebiyle yüzde 10 verimlilikte eğitim alabildim.
Bolu Endüstri meslek lisesinde (1982-85) öğretmenlerimin yüzde 90’ı bilgisiz, öğrenmeye uzak, pedagojiden habersiz, nobran, zorba, dayakçı, kaba, okumaz, yazmaz, araştırmayan tipte kişilerdi.
Üniversiteyi İstanbul’da Marmara Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Elektrik Öğretmenliği Bölümünde okudum. Hiç profesörden ders dinleyemedim. Hocaların çoğu liseden devşirilmiş, kitabı, makalesi, titri, vizyonu, yeterli zekası olmayan türde idiler.
Öğretmenliğe 1989’da Edirne’nin, bir kasaba görünümde olan U ilçesinde başladım. Bölümde 3 öğretmen idik. Üçümüz de gençtik. Diğer 2 öğretmen mesai bitiminde hemen kirli bir kahvehaneye gidip okey oyunu masasına oturuyorlardı. Bilim, teknoloji, kitap, atölye umurlarında değildi.
1990-91 arası Tokat’ın kasaba niteliğindeki E ilçesinde bulunan meslek lisesinde yedek subay öğretmen olarak 1 yıl çalıştım. 40 kadar öğretmen vardı. Bunların yüzde 90’ı Adıyaman ilinin Kahta ilçesinin Menzil Köyünde bulunan bir cemaate bağlıydılar. Ayda bir otobüse doluşup buraya gidiyorlardı. Gündemlerinde bilim, fen, üretim, atölye, kitap, eğitim yoktu.
1991-95 yılları arasında Manisa ilindeki endüstri meslek lisesinde çalıştım. Elektrik bölümünde 14 öğretmen vardı. Bu kadronun da yüzde 80’inin bilim, kitap, teknoloji, araştırma, üretim, AR-GE, yayın, atölye, laboratuvar ile ilgisi yoktu. Çoğunluk öğretmenin tuzu kuruydu. Evler, arabalar, yazlıklar hazırdı. O okulda kitaplar yazmaya karar verdim. Hiç kimse yardımcı olmadı, akıl vermedi.
1995-2007 yılları arasında liseyi okuduğum Bolu’daki okulda öğretmen, bölüm şefi olarak çalıştım. Okulda 100 kadar öğretmen vardı. Bu kitlenin de ne yazık ki yüzde 90’ının akıl, bilim, teknoloji, pedagoji, AR-GE, sanat, felsefe, sosyoloji ile ilgisi yoktu. Okulda her türlü sendika ağası, tarikat yöneticisi, cemaat kuklası, CIA elçisi mevcuttu. İlk kitabımı bu okuldayken yayınladım. Birçok öğretmen kitaplarımla dalga geçti. Görmezden geldi. Ezmeye de çalıştılar.
2007 yılında CIA/FETÖ köpekleri, kayda değer bir suçum olmadığı halde beni Artvin ilinin X ilçesindeki minik meslek lisesine tayin ettirdiler. Orada 8 ay kaldım. Toplam 15 kadar genç öğretmen vardı. Burada eğitimin, öğretimin, bilimin, akılın, üretimin zerresi yoktu. Öğretmenler çalışıyor gibi yapıyor, öğrenciler de öğreniyor gibi yapıyorlardı. 8 ay içinde okul müdürünü 2-3 defa gördüm. Şahıs, okula bile gelmiyordu. Her akşam sıvılar içtiği için öğlen ayılabiliyordu… Gerisini yazmayayım.
2008-2013 yılları arasında KKTC’de 2 ayrı meslek lisesinde çalıştım. Bu iki kurumda 200 kadar öğretmen ile tanıştım. İnanın içlerinde sadece yüzde 5’i öğretmen idi. Diğer yüzde 95’lik kitle çoban, maraba, amele, ırgat mertebesinde idi. Özel paralı üniversitelerden alınmış sahte (içi boş) diplomalarla öğretmenlik yapıp 1000-1500 dolar seviyesinde maaşlar alıyorlardı. Çoğunun SUV aracı, havuzlu villası vardı. Çocuklarını hep İngiltere, ABD gibi ülkelerde okutuyorlardı. Türklük ve Türkiye düşmanlığı zirvede idi.
2013 yılında Zonguldak ilinin E ilçesine tayin oldum. Burada 1,5 yıl öğretmenlik yapmaya çalıştım. Okulda 60 kadar eğitimci vardı ama bunların sadece yüzde 5’i gerçek anlamda mesai yapıyordu. Okulda üretim, akıl, bilim, sanat, araştırma, atölye, proje, bilim yoktu. Tam bir çöplük havası mevcuttu. Hemen hemen her hafta atölyelerde maklube partileri yapılıyordu. CIA/FETÖ gölgesi okulu zifiri karanlık yapmıştı. Bu okula 1,5 yıl tahammül edebildim. Okul müdürlüğü sınavına girip Zonguldak ilinin K İlçesindeki Meslek Lisesine 2015 yılının ocak ayında müdür olarak başladım.
2015-2019 yılları arasında bu liseyi Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde gördüğüm teknik okullar seviyesine çıkarmak için gece gündüz uğraştım. 300 civarı kişi ve kurumdan okula bağışlar (hibeler) temin ettim. Tüm sınıflar ve atölyeleri yeniledim. Lakin, üretimden, bilimden, akıldan, hukuktan, çalışmaktan, kütüphaneden, yazmaktan bihaber yüzde 98’lik vasat öğretmen kitlesini yola sokamadım. Sendika ağalarının, mafya kuklalarının, kirli zekaların iftiralarından yoruldum.
Bu okuldan kurtulabilmek için A, Ç ve D ilçelerindeki meslek liselerini tercih evrakına yazdım. 2019 yılının temmuz ayında D meslek lisesinde müdür olarak başladım.
Burada da evrensel dünya standartlarında bir kurum ortaya koymak için işe başladım. Ancak müdür yardımcıları, bölüm şefleri, atölye şefleri, öğretmenler, sahte sendikaların mafyatik ağaları, ilçe milli eğitim müdürü, milli eğitim şube müdürleri hep birlik olup önümü kesmek için her türlü entrikayı icra ettiler. Kanser olup vefat etmemek için 2021 yılında bu okuldan da ayrıldım. Halen Ankara’da düzgün işleyen bir meslek lisesinde çalışıyorum.
Yaşım 55 oldu. Ölmeden evvel kendi parasal imkanlarımla ya da gönüllü insanların sağladığı bağışlarla Türkiye’nin en kaliteli meslek lisesini inşa edip MEB’e bağışlamak istiyorum.
Ankara’da bulunan özel ASO Teknik Kolejini, Çorlu’da bulunan özel OSB Teknik Kolejini, Manisa’da bulunan özel OSB Teknik Kolejini vb. yakından inceleyip etüt ettim.
Öğrenci yurdu, spor alanları, sosyal etkinlik yapıları, ultra modern atölyeleri, ferah derslikleri, üstün zekalı öğretmenleri olan bir meslek lisesi kurma hayalim vardır.
Mesleki-teknik eğitim düzelmeden bu ülkenin bağımsız, güçlü, üretici, akılcı, hukuka saygılı bir yapıya bürünebileceğini sanmıyorum.
Hayal kurmak bazen insanı mutlu eder. Bu hedefime varamasam da belki aramızdan bunu gerçekleştirecek başka insanlara ışık tutmuş olurum.
Ülkemizde şu anda 4500 meslek lisesi var. Bunların yüzde 90’ına son 30 yılda kitaplar yolladım. Binlerce teknik öğretmen ile tanıştım. İçlerinde en iyisinin Ankara Özel ASO Teknik Koleji olduğunu müşahede ettim.
Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)