Zorba, hukuk dışı, lüks düşkünü, liyakatsiz, faşist kafalı kişilerin psikolojik ve fiziki saldırılarına maruz kalmamak için meramımı yer ve isim belirtmeden anlatmaya çalışacağım.
Bundan 3 yıl kadar önce, dünya üzerinde yer alan, orta halli bir ülkenin gariban bir vilayetinde yer alan, “değnek” yapımının çok olduğu bir ilçede lise idarecisi olarak çalışıyordum…
Bir gün telefon ile bir resmi kuruma çağırıldım. Telefonda konu açıkça söylenmedi. Acaba ne var diye düşünerek okuldan oraya gittim.
Kısa boylu bir “muhasip” konuyu anlattı. Branşım elektrik teknik öğretmenliği olmasına rağmen beni lüks otomobil alım işi için komisyon üyesi yapmışlardı. Önüme birçok belge koydular. Seri biçimde evraklara baktım…
Son model, her türlü lüks donatının (aksesuvar) yer aldığı bir otomobil alınmıştı. Bu taşıt en “böyük” amire tahsis edilecekti.
Taşıtın parası ise Köylere Hizmet Götürme Birliği adlı resmi kurumun bütçesinden ödenecekti…
Böylesine lüks bir taşıta asla gerek yoktu. Bunun parasının ödeneceği kurum da etik değildi. Ancak, emir demiri kestiğinden evrakları imza ettim. Bir israfa, bir günaha, bir hülleye alet edilmiştim.
Memurların kamuoyuna açıklama yetkisi olmadığı için o konuyu içime attım. Emekli olup sistemin dışına çıkınca mevzuyu halkın bilgisine iletmeye karar verdim.
Elektrik öğretmeni, minik ilçenin yollarında hangi aracın gerektiğini asla bilemez. Her şey “halledilmiş”, halkın vergileriyle oluşan kaynaklar birilerinin “keyfi” için harcanmış, bize de onaylamak kalmıştı.
100 milyon nüfuslu Japonya’da 5 bin kadar resmi makam aracı varken, 85 milyonluk bu ülkede 125 binden fazla keyif aracı vardır.
20-30 bin nüfuslu, devlete zerre ekonomik katkısı (katma değeri) olmayan bir ilçede bile 30 kadar makam aracı (kibarca hizmet aracı) olursa o ülkede ilerleme, kalkınma, zenginleşme olamaz.
Valilere, kaymakamlara, belediye başkanlarına, askeri komutanlara vb. tahsis edilen aşırı lüks araçlar satılarak ülkedeki fakirlik yüzde 10 azaltılabilir.
Bu ülkeye yazık ediliyor…
Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)